Marmara Denizi, 26 Ekim 2023 tarihinde, saat 14:15'te meydana gelen 3 büyüklüğündeki depremle sarsıldı. Depremin merkez üssü, İstanbul'un kuzeyinde yer alan Şile ilçesinin açıkları olarak belirlendi. Sarsıntı, çevre illerde de hissedildi. Yetkililer, depremin derinliğinin 12 kilometre olduğunu açıkladı. Bu durum, yer altındaki fay hatlarının aktif olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. Deprem başta İstanbul olmak üzere çevre illerdeki vatandaşlarda korku ve paniğe neden oldu.
Depremin ardından, acil durum ekipleri hemen harekete geçti. İstanbul Valiliği, sarsıntının ardından herhangi bir hasar kaydının olmadığını ve acil durum hizmetlerinin tam anlamıyla devrede olduğunu bildirdi. Ancak, birçok vatandaş sosyal medya üzerinden deprem anında hissettiklerini paylaştı. Özellikle yüksek katlı binalarda yaşayan bireyler, sarsıntının oldukça belirgin olduğunu ve panikle bina dışına çıktıklarını aktardı.
Uzmanlar, Marmara Bölgesi’nin deprem kuşağı üzerinde olması nedeniyle yer alan fay hatlarının aktif olduğunu belirtiyorlar. Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü'nden yapılan açıklamada, bu tür küçük depremlerin, büyük depremlerin öncüsü olabileceği ihtimali üzerinde durulduğu aktarıldı. İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Öğretim Üyesi Prof. Dr. Haluk Özener, deprem sonrası yaptığı açıklamada, "Marmara Denizi'nin depremselliği sürekli olarak gözlemleniyor. Bu türdeki depremler, bölgede meydana gelen küçük fay atımlarıdır. Ancak her zaman dikkatli olunması gerekir," dedi.
Geçtiğimiz günlerde yaşanan deprem, vatandaşlarda güvenlik endişelerini yeniden gündeme getirdi. Özellikle İstanbul’un kıyı bölgelerinde yaşayanlar, yaşanabilecek büyük bir deprem karşısında daha hazırlıklı olunması gerektiğini düşündüklerini dile getirdiler. Bazı vatandaşlar, "Her an her şey olabilir. Devletin bu konuda daha fazla önlem alması gerekiyor," şeklinde düşüncelerini belirttiler.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi, depremin ardından hızlı bir şekilde çeşitli güvenlik önlemleri alarak yapılan denetimleri artıracaklarını duyurdu. Ayrıca, deprem sonrası her gün artan güvenlik ve bilgilendirme toplantıları düzenleneceği belirtildi. Uzmanlar, vatandaşların deprem anında ne yapması gerektiğiyle ilgili bilgilendirme kampanyalarının artması gerektiğinin altını çiziyor. Okullarda, iş yerlerinde ve tüm kamu kurumlarında deprem tatbikatlarının zorunlu hale getirilmesi gerektiği de sık sık vurgulanan konular arasında yer alıyor.
Marmara Denizi'ndeki bu 3 büyüklüğündeki depremin, bölgedeki deprem bilincinin artırılması açısından bir fırsat olarak değerlendirilmesi gerektiği ifade ediliyor. Birçok kişi, olası bir büyük depreme hazırlıklı olmak adına acil durum çantaları ve kaçış yollarının belirlenmesi gerektiğini düşünüyor. Depremler, hayatımızın bir gerçeği. Bu nedenle, toplum olarak bilinçlenmek ve hazırlıklı olmak zorundayız.
Sonuç olarak, Marmara Denizi’nde gerçekleşen bu deprem, yerel ve ulusal düzeyde daha fazla dikkat ve önlem alınması gerektiğini bir kez daha hatırlattı. Deprem anında sakin kalınması, güvende olunması ve olası felaket senaryolarına karşı tedbirli olunması hayati önem taşımakta. Hem bireysel hem de toplumsal olarak bu konuda atılacak adımlar, gelecekte yaşanabilecek olumsuz durumların etkilerini en aza indirgeyebilir.
Gelişmeleri takip edilerek, toplumu bilgilendirmek ve bilinçlendirmek amacıyla daha fazla paylaşımda bulunulması gerektiği de önemli bir noktadır. Marmara Denizi’ndeki bu deprem, hepimize bir hatırlatma niteliği taşıyarak, depremin ne kadar yakın bir tehdit olduğunu gözler önüne serdi. Deprem gerçeği ile yaşamak, ancak doğru tedbirler ve önlemler ile daha güvenli bir şekilde mümkün olacaktır.