İran Cumhurbaşkanı İbrahim Raisi, Amerika Birleşik Devletleri eski Başkanı Donald Trump’ın sık sık değişen politikaları ve açıklamaları ile ilgili çarpıcı bir çıkışta bulundu. "Hangi söylediğine inanalım?" şeklindeki sözü, hem diplomatik ilişkilerdeki karmaşıklığı gözler önüne seriyor hem de Trump’ın uluslararası arenadaki güvenilirliğine dair soru işaretleri oluşturuyor. Raisi'nin bu sorgulayıcı yaklaşımı, özellikle Orta Doğu'daki gerilimlerin arttığı bir dönemde dikkat çekici bir mesaj taşıyor.
Uluslararası arenada güven, ülkeler arasındaki ilişkilerin temel taşlarından biridir. Ancak, Trump'ın başkanlığı döneminde pek çok kez tutarsız açıklamalar yapması, dünya genelinde birçok ülkenin güvenini sarsmış durumda. Raisi’nin, "Hangisine inanmalıyız?" sorusu, aslında birçok liderin ve ülkenin zihnindeki belirsizlikleri yansıtan bir eleştiri. Trump'ın özellikle İran’a yönelik politikaları, sık sık değişiklik göstermekle birlikte, bu durum İran için ciddi bir güvensizlik yaratmış ve diplomatik ilişkilerin zedelenmesine yol açmıştır.
Raisi, Trump’ın önceki dönemdeki söylemleri ve ardından gelen tutumlarının, İran'ın ABD ile ilişkilerinde ne denli zorlu bir süreç yaşandığını ortaya koyduğunu vurguladı. Özellikle 2015’te imzalanan Nükleer Anlaşma’nın (JCPOA) Trump tarafından iptal edilmesi, bu belirsizliklerin en somut örneklerinden biri olarak öne çıkıyor. İran’ın nükleer faaliyetlerini sınırlandırması karşılığında ABD ve diğer dünya güçleri ile yapılan bu anlaşmanın bozulması, sadece İran'ın değil, bölgedeki tüm ülkelerin güvenliğini de tehlikeye attı.
Trump’ın yönetim tarzının ve siyasi iletişim biçiminin eleştirilmesi, artık sıradan bir durum haline gelmişken, Raisi’nin bu soruyu gündeme getirmesi, diplomatik ilişkilerin nasıl şekillendiğini de sorgulayan bir tavır. İki ülke arasında süregelen gerilim, sürekli olarak karşılıklı açıklamalar ve yaptırımlarla kendini gösterirken, Raisi'nin bu eleştirisi, Trump’ın sözlerinin bemetimini bir kez daha düşündürtebilir nitelikte.
Uluslararası ilişkilerde sağlıklı bir iletişim ortamının oluşturulabilmesi için tarafların söylediklerine güven duyulması gerektiği aşikar. Ancak Trump’ın döneminde yaşanan belirsizlikler, birçok ülkenin bu noktada temkinli olmasına neden oldu. Raisi'nin, “Bizim için hangi söylediğine inanırız?” sorusu, sadece İran için değil, aynı zamanda ABD için de geçerli bir sorudur. Zira, dünya siyasetinde liderlerin söyledikleri ve verdikleri sözler, ülkelerin stratejilerini direkt olarak etkileyen unsurlar arasında yer alır.
Sonuç olarak, Raisi’nin bu eleştirisi, Trump'ın geçmişteki tutarsızlıklarına dikkat çekerken, uluslararası ilişkilerde güvenin sağlanması ve sürdürülebilmesi için net, tutarlı ve dürüst bir iletişimin ne denli önemli olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor. "Hangi söylediğine inanalım?" sorusunun yanıtını bulmak, sadece İran'ın değil, dünya genelindeki pek çok ülkenin en büyük dileklerinden biri olarak çıkıyor.