Filistinli aktivist işçi ve sosyal adalet savunucusu olan 28 yaşındaki Yasir El-Hanif, ABD'nin New York kentinde gerçekleştirilen vatandaşlık görüşmesine katılırken gözaltına alındı. El-Hanif, ülkesindeki savaş ve zorunlu göç koşullarından kaçarak ABD’ye sığınmak için başvuruda bulunmuştu. Ancak, beklenmedik bir olay olan gözaltı, hem aktivistin kişisel hikayesini hem de ABD'nin göçmen politikalarını gündeme getirdi. Yasir’in gözaltına alınması, sosyal medyada ve çeşitli platformlarda geniş yankı buldu ve birçok insan hakları savunucusu tarafından protesto edildi.
Yasir El-Hanif, Filistin'de yaşanan sorunlara dikkat çekmek için uzun yıllardır aktif bir şekilde sosyal mücadelenin içinde yer alıyordu. ABD'ye ulaşmasının ardında, yaşadığı zulüm ve gizliliğin getirdiği stresle mücadele etme isteği bulunuyordu. Başka bir ülkede yeniden başlamaya çalışırken, elindeki tek umut olan vatandaşlık süreci için gittiği görüşmede bu kadar ağır bir tepkiyle karşılaşmadı. El-Hanif'in gözaltına alınması, sadece kendi durumuyla sınırlı kalmayıp, aynı zamanda ABD’nin göçmenlik politikalarının sorgulanmasına da neden oldu.
Bireylerin hakları ve insan onuru adına seslerini yükselten aktivistlerin daha da zor durumda bırakılması, bu noktada birçok sorgulamanın yanına da getirdi. Vatandaşlık görüşmesinde beklenmedik bir şekilde gözaltı yaşanması, aile ve arkadaşları tarafından büyük bir şokla karşılandı. Yasir’in gözaltına alınmasının Perşembe günü olduğu doğruldu ve durumu hemen ardından sosyal medya üzerinden duyuruldu. Böylelikle, bu olay, birçok insanın dikkatini üzerine çekti. Ayrıca, durumu iyileştiremeye çalışan insan hakları savunucuları da bir araya gelerek basın açıklamasında bulundu.
Yasir’in gözaltına alınmasının ardından sosyal medya platformlarında pek çok kullanıcı #FreeYasir etiketi altında kampanya başlattı. Bu hashtag, yalnızca Yasir için değil, tüm göçmenler ve aktivistler için bir dayanışma sembolü haline geldi. Aktivistlerin, özgürlükleri için verdikleri mücadelenin hala daha bir risk altında olduğu düşüncesi, birçok paylaşıma ilham kaynağı oldu. Gözaltı olayı, yerel ve uluslararası medya tarafından geniş bir şekilde ele alındı ve birçok insan hakları organizasyonu tarafından kınandı. Yasir’in gözaltına alınmasının, insan hakları ihlallerine bir örnek olduğuna dair vurgular yapıldı.
Birçok kişi, El-Hanif’in durumunun tüm göçmenlerin yaşadığı benzer sorunların bir örneği olduğunu savundu. Sosyal medyada yapılan paylaşımlarda, insanların göçmenlik süreçlerinde nasıl muamele gördüğü ve bu süreçlerin ne kadar zorlu olduğu hakkında daha fazla bilgi verildi. Türkiye üzerinden ABD’ye göç edenlerin yaşadığı zorluklar, düzmece vize ve karmaşık başvurular gibi durumlar gündeme getirildi. Bu tür durumlar, dünya genelinde göçmenler için genel bir sorun haline geldi ve halk arasında haksız yere gözaltına alınmalarına dair infial yarattı.
El-Hanif’in gözaltına alındığı sürecin, ABD'deki güvenlik güçlerinin insan haklarına duyarsız yaklaşımını gözler önüne serdiğini ifade eden çeşitli aktivist gruplar, bir çağrıda bulunarak toplumun daha duyarlı olmasını istedi. “Sosyal adalet ve eşitlik için savunuculuk yapanların kimliğini hedef almanın yanlış olduğu” ve “bir topluluğun kenarına itilmiş insanların haklarının öne çıkarılması gerektiği” ifade edildi.
Yasir’in durumu devam ederken, destekleyici kampanyalara katılan kişi sayısı gün geçtikçe artıyor. El-Hanif’in ailesi, uluslararası toplumdan destek talebinde bulunarak, yasaların çiğnenmediği ve adil bir yargılama sürecinin sağlandığı bir ortam talep ediyor. Ayrıca, durumu izleyen hak savunucularının da katkısıyla, El-Hanif’in serbest bırakılması için hukuki mücadelelerin başlatılması bekleniyor. Herkesin eşit muamele görmesi adına yürütülen bu kampanya, ABD'nin var olan göçmen yasalarının yeniden gözden geçirilmesi gerekliliğini de gündeme getirebilir.
Sonuç olarak, Yasir El-Hanif’in gözaltına alınması, göçmen hakları ve insan onuru konularında farkındalık yaratırken, aynı zamanda, Filistinli aktivistlerin uluslararası alanda karşılaştıkları zorluklara dikkat çekti. Olay, birçok insanın düşüncelerini ve hislerini harekete geçirirken, adalet arayışının, global boyutta sürdürülmesi gerektiğini bir kez daha hatırlattı.