Son dönemdeki en tüyler ürpertici cinayetlerden biri, 2023 yılının kurbanlarından biri olan 19 yaşındaki Erva'nın katledilmesiyle gündeme geldi. Erva, kendi hayatının baharında, sevdiği bir adam tarafından katledilerek, korkunç bir şekilde cesedi parçalanmış halde bulundu. Bu olay, yalnızca kurbanın ailesini değil, tüm toplumu derinden etkiledi. Kamuoyunda büyük bir infial yaratan bu cinayet, sosyal medyada da geniş yankı buldu ve adalet arayışı hız kazandı. Mahkeme tarafından verilen karar ise tartışmaları yeniden alevlendirdi.
Mahkeme, Erva'nın katili olarak bilinen şahsın, cinayet sonrası eylemlerinin premeditasyonla gerçekleştirildiğine ve planlama aşamasının detaylı olduğuna karar verdi. Yargı, cinayetin ardından cesedin parçalanması ve bu durumun yaratmış olduğu psikolojik travmayı göz önünde bulundurarak, katilin cezasını artırdı. Genç kıza yönelik bu ağır suç için, katili olan sanık 30 yıl hapis cezasıyla cezalandırıldı. Açıklanan ceza, toplumda büyük bir hayal kırıklığına neden oldu. Zira pek çok kişi, bu durumun, cinayetlerin önlenmesinde yeterince caydırıcı olmadığı düşüncesini taşıyor.
Erva'nın katledilmesi, yalnızca bir cinayet davası olmanın ötesinde, kadın cinayetlerine ve toplumsal cinsiyet eşitsizliğine dikkat çeken bir durum haline geldi. Türkiye'de her yıl benzer olayların artması, kadınların yaşam haklarının yeterince korunmadığı algısını güçlendiriyor. Bu sebeple, Erva'nın cinayetiyle bağlantılı olarak düzenlenen eylemler ve feminist grupların #ErvaİçinAdalet hareketi, sosyal medyada geniş kitlelere ulaştı. Birçok insan, kamuoyunu bilinçlendirmek ve adaletin tam anlamıyla sağlanması için mücadele ediyor. Erva'nın ailesi ise, olaya ilişkin bir kez daha seslerini duyurmak için hukuki mücadelesini sürdüreceklerini belirtti.
Öte yandan, toplumun çeşitli kesimlerinden gelen tepkiler, hükümetin bu konudaki yetersizliklerinin sorgulanmasına neden oldu. Gerek sosyal medyada gerekse sokaklarda yapılan protestolar, kadın cinayetlerine karşı verilen mücadelenin ne denli önemli olduğunu bir kez daha ortaya koydu. Erva'nın katili ve benzer cinayetler için verilen cezaların ağırlaştırılması, toplumsal adalet arayışının bir parçası olarak ön plana çıkıyor. Kadın hakları savunucuları, bu tür olayların önüne geçilebilmesi için daha etkin yasalar ve uygulamalar talep ediyor.
Sonuç olarak, Erva'nın trajik ölümü, sadece bir cinayet değil, toplumsal bir yaradır. Herkesin bu konuda duyarlı olması ve sesini yükseltmesi gerektiği bir dönemdeyiz. Ailelerin yaşadığı acıyı paylaşmak, toplumsal dayanışmanın gücünü artırmak açısından oldukça önemli. Erva'nın anısına sahip çıkmak, onun gibi başka hayatların kaybolmaması için atılacak adımların önemini bir kez daha gözler önüne seriyor. Adalet arayışında sadece hukukun hem kuralları hem de vicdanımız devreye girmeli.