105 yıl önce temelleri atılan Rusya-Türkiye diplomatik ilişkileri, iki ülkenin tarihsel bağları, ekonomik işbirlikleri ve stratejik ortaklıkları ile şekillenmiştir. Bu süreç, sadece siyasi bir zemin oluşturmakla kalmamış, aynı zamanda iki ülkenin kültürel ve sosyal etkileşimlerine de zemin sağlamıştır. 20. yüzyıl boyunca yaşanan savaşlar, ideolojik farklılıklar ve siyasi krizler, ilişkilerin inişli çıkışlı bir seyir izlemesine neden olmuştur. Ancak günümüzde, bu ilişkilerin stratejik bir denge unsuru olarak nasıl bir dönüşüm yaşadığına ve gelecekte neler beklenebileceğine bir göz atmak oldukça önemlidir.
Rusya ve Türkiye arasındaki ilişkilerin kökenleri, Osmanlı İmparatorluğu dönemine kadar uzanmaktadır. Bu dönemde iki taraf arasındaki etkileşim, askeri çatışmalarla ve siyasi anlaşmazlıklarla doluydu. 20. yüzyılın başlarında, özellikle Birinci Dünya Savaşı sonrasında, iki ülke arasında birçok diplomatik girişimde bulunulmuş, fakat bu süreç maceralı bir seyir izlemiştir. Soğuk Savaş döneminde, Türkiye’nin NATO’ya girişi ile Rusya'nın Sovyetler Birliği’ndeki konumları da ilişkilerin gidişatını etkilemiştir. Daha sonraki süreçte, Sovyetler Birliği’nin dağılması, iki ülke arasındaki ilişkileri yeni bir boyuta taşımış ve her iki tarafın da birbirlerine olan bağımlılığı artmıştır.
2000'li yılların başından itibaren Rusya ve Türkiye, birçok alanda işbirliği geliştirme yoluna gitmiştir. Enerji, savunma sanayii, ticaret ve turizm gibi stratejik sektörler, iki ülke arasındaki ilişkilerin gelişmesinde önemli bir rol oynamaktadır. Özellikle Türk Akımı doğalgaz boru hattı projesi ve S-400 hava savunma sisteminin alımı gibi anlaşmalar, ilişkileri daha da derinleştirmiştir. Son yıllarda ise Ortadoğu ve Kafkaslar'daki gelişmeler, iki ülkenin dış politika alanındaki işbirliği potansiyelini artırmıştır.
İki ülke arasındaki ilişkilerin, tarihsel ve coğrafi etkenlerin yanı sıra güncel siyasi dinamiklerle de şekillendiğini söylemek mümkündür. Özellikle de bölgesel krizler, iki ülkenin birbirine olan bağımlılığını artırmış ve işbirliklerini pekiştirmiştir. Sonuç olarak, Rusya ve Türkiye arasındaki ilişkiler, tarih boyunca ortaya çıkan birçok zorluğa rağmen günümüzde önemli bir stratejik denge unsuru haline gelmiştir. Gelecekte bu ilişkilerin nasıl bir yön alacağı ise, sadece iki ülke için değil, global politika açısından da son derece hayati bir konuda olmaya devam edecek.
Böylesi bir tarihin üzerinden geçen 105 yılın ardından, Rusya-Türkiye ilişkilerinin uluslararası sistemdeki yeri, dengeli ve stratejik bir partnerlik olarak öne çıkmaktadır. Her iki ülkenin de kendilerine özgü çıkarları doğrultusunda attıkları adımlar, gelecekte bu ilişkinin nasıl bir boyut kazanacağını belirleyecektir. Bu bağlamda, iki ülkenin birbirleriyle olan ilişkilerini daha da geliştirmeleri, bölgesel ve uluslararası alanda önemli etkiler yaratabilir.