74 yaşındaki Ali Usta, tam 66 yıldır babasından miras aldığı çıraklık geleneğini sürdürüyor. Yıllar boyunca edindiği tecrübeleri ve bilgileri oğlu Mehmet'e aktararak, aile mesleğini gelecek nesillere taşımak için gün sayıyor. Bu hikaye, yalnızca bir meslek icra etmekten öte, aile bağlarının gücünü ve asırlardır süregelen bir geleneği devam ettirme kararlılığını gözler önüne seriyor. Ali Usta'nın hikayesi, hem bireysel başarı öyküsü hem de toplumsal değerlerin korunması açısından önem taşıyor.
Ali Usta, 1957 yılında henüz 8 yaşında babasının yanında çırak olarak çalışma hayatına adım attı. O dönemde eğitim sisteminin bugünkü gibi olmadığını belirten Ali Usta, bu süreçte işin yalnızca teknik yönlerini değil, aynı zamanda ahlaki ve etik değerlerini de öğrenerek yetiştiğini ifade ediyor. Babasından aldığı eğitimde, sıkı disiplin ve sürekli öğrenme vurgusu öne çıkıyor. Her ne kadar o dönemin şartları zorlayıcı olsa da, Ali Usta bu zorlukların onu daha da güçlü bir usta haline getirdiğini düşünüyor. Ustalık unvanını kazandıktan sonra, mesleğinin deneyselliği ve sürekli değişen dinamikleri ile de genç yaşta tanıştı.
Ali Usta, yıllar geçtikçe mesleğinin nasıl evrildiğini bizzat gözlemledi. Teknolojinin ilerlemesiyle birlikte yenilikçi yöntemlerin, özellikle gençlerin ilgisini çektiğini ifade ediyor. Ancak o, ne olursa olsun, geleneksel yöntemlerin ve iş disiplininin her zaman ön planda olması gerektiğine inanıyor. Oğlu Mehmet’in eğitimine yönelik destekleri ise bu felsefenin bir yansıması olarak öne çıkıyor. Ali Usta, "Oğlum, bu mesleği yapmayı seçti, ve ben de ona elimden gelen tüm bilgiyi aktarıyorum," diyor. Bu aktarım süreci, baba-oğul arasında güçlü bir bağ kurarken, aynı zamanda geçmişin de hatırlanmasını sağlıyor.
Ali Usta'nın son zamanlarda yaptığı en önemli açıklamalardan biri, mesleği biraz olsun modernizme açma düşüncesiydi. "Bazen, eski yöntemlerin yanına yenilikçi yaklaşımlar eklemek, mesleği yaşatmada önemlidir. Ancak gelenekleri de unutmamak gerek,” diyor. Bu dengeyi kurmanın zorluğunun farkında olduklarını vurguluyor. Mehmet'in, özellikle sosyal medya ve dijital platformlardaki varlığı, ailenin tarihini ve bilgi birikimini daha geniş kitlelere ulaştırma açısından bir fırsat sunuyor.
Son olarak, Ali Usta'nın en büyük hayali, mesleğini oğluna devrettikten sonra, torunlarına da aktarabilmek. "Benim için en önemli olan, bu cenazeyi yaşatmak ve gelecek nesillere taşımak," diyen Ali Usta, kendi öğrendiklerini ve deneyimlerini bir kitap haline getirme planlarından da söz ediyor. Aile geleneğinin önemli bir parçası olarak, bu yazılı kaynak kaybolmaması gereken değerli bir miras olacak. Meslek hayatını ve aile geçmişini belgelendirmek adına atılacak her adım, Ali Usta için bir tatmin kaynağı.
Ali Usta'nın hikayesi, yalnızca yerel bir zanaatın temsil etmesi açısından değil, aynı zamanda aile değerlerine ve geleneğe bağlılık açısından da örnek teşkil ediyor. Aile üyelerinin birlikte geçirerek geliştirdikleri bu sadece mesleki eğitim değil, aynı zamanda altın değerinde bir yaşam tecrübesidir. Şimdiden birçok konuda fikir alışverişi ve öğrenme fırsatı sunan Ali Usta ve oğlu Mehmet’in, bu geleneği sürdüreceğinden kimsenin şüphesi yok. Geçmişle geleceği bir araya getiren bu özel ilişki, sadece aile içinde değil, toplumda da yankı bulmaya devam ediyor.
Sonuç itibarıyla, 74 yaşındaki ustanın oğluna devredeceği bilgiler ve tecrübeler, yalnızca bir işin ifasından öte, kurulu bir medeniyetin ve geleneğin nitelikli bir aktarımını temsil ediyor. Bu sayede, geçmişimizin zenginliği ve kültürel birikimi yeni nesillerin ellerinde hayat bulacak ve varlığını sürdürecektir.